Trabzon’da genç avukat, kanser hastası olan babasının, pahalı olan ilaçları alabilmesi için başlattığı hukuk mücadelesinde, diğer kanser hastalarına umut oldu.
Trabzon Barosuna kayıtlı Avukat Rabia GEDİKLİ’nin babasına Lenfoma (Lenf kanseri) teşhisi konuldu. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Hamatoloji bölümünde uzun süren bir tedavi süreci sonrasında iyileşme görülmeyince doktoru bir ilacı tavsiye etti.
Avukat GEDİKLİ, yaptığı araştırma sonrasında ilacın devlet tarafından karşılanmadığını ve çok pahalı bir ilaç olduğunu öğrendi. Babasının bu ilacı sürekli kullanması gerektiğini de öğrenen Rabia GEDİKLİ, dava açmaya karar verdi. Avukat Rabia GEDİKLİ’nin açtığı dava sonrasında mahkeme, GEDİKLİ’yi haklı bularak ilacın ödenmesine karar verdi.
Babası bir süre ilacı kullanmasına rağmen hayatını kaybetti. Avukat GEDİKLİ, buna rağmen mücadelesini diğer hastalar için de sürdürdü ve şu anda 30 hasta için davalarını devam ettiriyor.
Haber61’e açıklamalarda bulunan Avukat Rabia GEDİKLİ, uzun ve zor bir tedavi süreci geçirdiklerini belirterek şunları kaydetti:
Aylar süren kemoterapiler vs. ama babamda iyileşme görülmedi. Kanamalar oldu. Doktorumuz böyle bir ilaç var ama kurum bunu karşılamıyor. Bunu alabilirseniz alın. Eğer almazsanız yapabileceğimiz bir şey yok dedi. Araştırdım. Sosyal devletin bunu karşılaması gerekir. Sağlık hakkı, tedavi hakkı… Bunlar temel hak ve özgürlüklerden. Nihayetinde Trabzon’da tek bir emsal dosya vardı o da bir vatandaşın açmış olduğu dosyaydı. Tamamen kendi diliyle kendi feveranını dile getirdiği bir dosyaydı. Dava açtım. Dava açıp kurumun yaptığı şeyin sağlık hakkının ihlali niteliğinde olduğunu söyledim. Mahkeme de kabul kararı verdi. Nihayetinde biz ilacı kullandık. Hem babam için kullandık hem babamın oda arkadaşı için kullandık. Onunda başka çaresi kalmamıştı. Durum bu şekilde gerçekleşti.
Kardeşinin kendisine böyle bir davadan bahsetmesi üzerine harekete geçtiğini sözlerine ekleyen GEDİKLİ:
Kardeşim beni aradı böyle bir ilaç varmış. Doktor diyor ki “dava açarsanız ilacı alırsınız”. Ben avukatım daha önce böyle bir şeyle karşılaşmadım. Nasıl yapılıyor neler olur bilmiyorum. Çok çaresiz kaldım. Emsali olmayan bir dava türü. Hâkimlere bunu anlatmak çok zor. Medikal bir şey. Toplamda 7 hâkime bu durumu izah edip bakın böyle bir durum var demek zordu. Son 1 buçuk senede benzer şeyler gördüm. Hastalığın tedavisinin devamlılığı şart. 21 günde 1 ilaç alınması lazım. Her 21 günde 1 inanılmaz rakamların ödenmesi gerekiyor. Ne zamana kadar ödeneceği belli değil. Denemem lazımdı denedim ve iyi sonuçlar verdi.

Hastaların bu ilacı kullanmaktan başka çaresi olmadığını ifade eden GEDİKLİ:
Babamın oda arkadaşı için de dava açtım. Mart 2021’den beri ilacı kullanıyor. Hesap ettiğinizde astronomik bir rakam. Onun davası da neticelendi. Yerel mahkeme kabul kararı verdi. Hastanın bu ilacı kullanmaktan başka çaresi yok ve ülkede de bu ilaca emsal bir ilaç yok. Dolayısıyla olumlu neticelendi. Yataktan bile çıkamayacak durumdayken şu anda kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek durumda. Gayet iyi durumda.
Babasından sonra kendisine gelen hastalar için mücadelesini sürdürdüğünü anlatan Avukat GEDİKLİ:
Yargı süreci uzun bir süreç. Otuza yakın hastam var. Beş hastamdan olumlu netice aldık. Şu ana kadar olumsuz bir netice almadık. Bir sağlık uygulama tebliği var. Bu sağlık uygulama tebliğinde, mesela diyelim siz lenfoma hastasısınız. Sizinki A türü, benimki B türü. Sağlık uygulama tebliğine göre sizin bu ilacı kullanmanız karşılanırken B türüne göre karşılanmıyor. Yani keşke A türü olsaydım bile dedirtebiliyor. İşin trajikomik kısmı şu: hekimler, hastalar adına endikasyon dışı kullanım onayı yapıyor. Yani diyorlar ki, bu ilaç aslında bu hastalık türü için kullanılmıyor ama bu hastadaki etkinliği kanıtlandı. Bunu kullanabilir miyiz? Diyor ve bakanlık buna onay veriyor. Bakanlığın buna onay verdiği noktada kurum bunu karşılamaktan imtina ediyor ve bunu gerekçesinde sağlık uygulama tebliği olarak gösteriyor. Yani anayasal anlamda tedavi hakkı, sağlık hakkı %100 korunması gerekirken sosyal devletken biz, bir tebliğ ile birlikte insanların sağlık hakkını gasp edebiliyoruz